2006'dan 2020'ye TEÇ-SEN

2006dan 2020’ ye TEÇ-SEN

 

             16 Haziran 2006 tarihi herkes için farklı anlamlar taşıyabilir.

          Eğitim çalışanları ve benim için ise bir başkaldırının, itibarımızı korumanın, düzene isyanın, ötekileştirmeye itirazın,üvey evlat muamelesi görmeye son vermenin ve ayrımcılığa haykırışın başladığı gündür.

          Milli Eğitim Bakanlığında yıllardır uygulanan, tek merkezi odak alıp diğer çalışanları yok sayan, görmezden gelen,öğretmen harici kadroları eğitim çalışanı kabul etmeyen anlayışa artık bizde varız diyerek sesimizi duyurmaya başladığımız gündür.

             Bu öyle bir gündür ki eğitim çalışanlarına ayrımcılığa, arkadaşlarımızın isyan ettiği fakat dile getirecek bir platform veya örgüt bulamayan sessiz çoğunluğun duygularını 46 yürekli eğitim çalışanının Tüm Eğitim Çalışanları Sendikasını kurmasıyla umutlandırdığı gündür.

           Ben çalışma hayatımda iki farklı kurumda görev yaptım. Milli Eğitim Bakanlığından önce çalıştığım kurumda da mevsimlik olarak çalışırken kadrolu çalışanların ötekisi idik. Aynı işi yapıyor, belki daha fazla emek harcıyor ama aynı haklardan yararlanamıyorduk. Bu duruma isyan ediyorduk ama bize destek verecek birilerini bulamıyorduk.

          Kader bu olsa gerek. Bir umutla kurumdeğiştirip Milli Eğitim Bakanlığında çalışmaya başladığımda gelin görün kiburadaki uygulama önce ki kurumdan daha da beter. Orayı aratacak şekildeydi.

          Bu gidişata dur demek için bir şeyler yapmak gerekir diye düşünürken “Üvey Evlat Değiliz”, “İsyanımız İtibarımız”diye haykıran, kamuoyuna manifesto çekerek gelecekte eğitim çalışanlarının sesi olacak Tüm Eğitim Çalışanları Sendikasının olduğunu öğrendim. 

          Artık benim için bir ışık gözükmüştü.Bir şeyler yapma zamanı gelmişti. Hadi Bismillah diyerek sendikaya üye olup,genel merkez yöneticilerimizin teveccühüyle kurucu il temsilcisi olarak mücadeleye katıldım.

         İl teşkilatını kurup sendikamızın kuruluş amacını, misyonu ve vizyonunu eğitim çalışanları arkadaşlarımıza anlatmaya başladım.

         Çalışmalarımda gördüm ki dertlerimiz aynı, sorunlarımız aynı o zaman bizler niye ayrı yerlerdeyiz. Neden aynı sendikada değiliz. Niçin öğretmen sendikalarında dolgu malzemesi oluyoruz.

         Sendikamızın kurulmasıyla artık eğitim çalışanlarının durumlarını sorgulamalarını, diğerler çalışanlardan farklı olmadıklarını, üvey evlat olmadıklarını,eğitimin içinde birer mihenk taşları olduklarını hissettirmeye başladık.

         Eğitim ve öğretimin öğrencisi,öğretmeni, idarecisi, şefi, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama kontrol işletmeni, teknikeri, teknisyeni, memuru, şoförü, hizmetlisi, aşçısı ve bekçisiyle bir bütün olduğunu kadrolarımıza anlatmaya çalıştık.

         Her sivil toplum kuruluşu gibi özellikle de sendikacılık gönül işidir. Gönül işi olunca eğitim çalışanı arkadaşlarımızın gönlüne hitap etmek onların dertleriyle dertlenmek sevinçleriyle sevinmek kısacası onlarla hemhal olmak gerekir.

        İl başkanı ve genel başkan yardımcısı olarak yaptığım alan çalışmalarında şunu gördüm. Muhatap olduğumuz arkadaşlarımızayapmacık değil samimi ve bende senin gibiyim sendendenim diye yaklaşıp tepedenbakmadığımızda çalışmamızdan olumlu sonuç alıyoruz.

        Sendikamızın kurulduğu 16 Haziran 2006'dan 16 Haziran 2020 ye kadar geçen süreyi iki döneme ayırıyorum.

        Birincisi 2006-2012 yılları arası çırak dönemimiz. Bu dönemde isyanımızı dile getirerek itibarımızı koruyup artık bizde eğitim çalışanlarıyız, eğitimin içindeyiz diyerek sendikamızı tüm eğitim camiasına tanıtmak, sorunlarımızı tespit etmek çözüm önerileri hazırlamak ve Türkiye genelinde teşkilatlanarak geçirdik.

        En zor olanı da bu dönemdi. Çünkü süre gelen gidişata dur diyoruz. Birilerinin kovanına çomak sokuyoruz. Rahatlarını bozuyoruz. Bu dönemde zorluklarla,tehditlere, umursamaz tavırlarla hatta süpürgeci sendikası deyip bizleri hafife alan hakaretlerle karşılaştık. Tanımıyorlardı bizleri. Onların üzerimize geldikçe azmimizin artacağını bilmiyorlardı.

         Zamanla eğitim çalışanı arkadaşlarımıza eğitim ve öğretimin içinde olduklarını, eğitime değer kattıklarını,önemsendiklerini, değerli olduklarını, öteki olmadıklarını hissettirdik. 

         İkincisi 2012-2020 yılları arası kalfalık dönemimiz. Bu dönemde Bakanlığımızın merkez ve taşra teşkilatına,bakanlık il, ilçe ve okul idarecilerince teşkilatta şimdiye kadar görmezden gelinen çalışanların bulunduğunu bakanlığın Milli Öğretmen değil Milli Eğitim Bakanlığı olması gerektiğini anlattık. Eğitim çalışanlarının sorunlarını birinci ağızdan dile getirerek sorunlarımızı çözüm önerilerimizle birlikte ilettik. .Merkez ve taşra teşkilatlarında sendikamızın varlığını kabul ettirdik. Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelik veya uygulamalarda görüşümüzün alınması noktasına geldik. Mevzuatlarda istediğimiz değişikliklerin çoğunu yaptırdık. Bunların en önemlisi olmazsa olmazımız atama ve yer değiştirme yönetmeliğini yürürlüğe koydurduk ve ikinci kez düzeltme yaptırarak büyük bir başarı sağladık. Lojman yönetmeliği, görevde yükselme sınavlarının her iki senede bir yapılması, sınav sonuçlarının değerlendirilmesine çan eğrisi uygulanması, mülakatta torpilin önüne geçilmesi, MTSK sınavlarında görevlendirme gibi birçok sorunları hallettik.

          Eğitim çalışanlarının sorunlarını çözmekteki başarımız bizleri daha da çalışmaya teşvik etmiştir. Bu çalışmalarımızın takdir edildiğini alan çalışmalarımızda gördükçe mutlu olmakla beraber üye sayısı olarak karşılık bulamadığımız da bir gerçektir.

          İkinci dönem sendikamızın rüştünü ispatladığı artık bakanlığın görmezden gelemeyeceği sorunların tespiti ve çözümünde aktör olarak yer aldığımız ülke genelinde eğitim iş kolunda kurulu olan 50 sendikanın içinde ilk 5 te bazı illerde ilk 3 te olduğumuz ve şube sayılarımızın arttığı bir dönem olarak tarihe geçtik.      

          Bana mutluluk veren bu çalışmalarda bir nebzede olsa katkım olmasıdır. Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası eğitim çalışanlarının üvey evlat muamelesi görülmesine, görmezden gelinmeye,ayrımcılığa, haksızlığa uğramaya son vermiş, üyemiz olmayan eğitim çalışanlarının bile umudu olmuş, sorunları dile getirirse ancak TEÇ-SEN getirir dedirtme noktasına gelmiştir.

          Sendikamız 2020 den sonra ustalık dönemine girmiştir. Bu dönemde sendikamız kurumsallaşmayı sağlamalı, iletişim ve bilgi çağının gereğine uygun misyon ve vizyonumuzu belirleyerek eğitim çalışanlarının sorunlarını çözmenin yanında artık olaylara daha geniş perspektiften bakarak ülkemizin eğitim politikalarını sorgulamalı, sorunların tespiti ve çözümünde görüş ve önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmalı, ülke gündemini değerlendirme ve ülkemizin kalkınmasına görüşlerimizle katma değerde bulunmalıdır.

         Kurulduğumuz günden 14. yıl dönümümüzü kutladığımız bu güne kadar hiç azımsanamayacak başarılara imza attık. Görüşleri sorulan çözüm önerileri dikkate alınan sendika olduk. Bu en büyük mutluluğumuzdur.

         Sendikamızı bu yeni dönemde misyonuyla vizyonuyla daha birçok başarılar elde edeceğine inancım tamdır.

         Başarılarımızda en büyük pay kuşkusuz kurucu ve halihazır genel başkanımız Ümit DEMİREL’indir. Sendikamızı kuran ve bu başarıların olmasını sağlayan 46 cesur eğitim çalışanı kurucular kurulu arkadaşlarımıza, Ümit DEMİREL liderliğinde şimdiye kadar görev yapan genel merkez  yöneticilerimize, şube, il ve ilçe başkanlarımız ile yönetim kurulu üyelerine,emeği geçen her bir eğitim çalışanı neferi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.16.06.2020

 

                                                                                                         Birol DUMAN

                                                                                                Genel Başkan Yardımcısı

                                                                                                    Eğitim İşleri Başkanı

                                                                                                          

DİĞER MAKALELER

+