İftira ve İthamları Adalete Teslim Ettik.

SEÇİMİ KAYBEDENLER DELİKANLILIKLARINI DA KAYBETTİLER !

Eğitim hizmetleri iş kolunda Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı. Tarih 16 haziran 2006 Milli Eğitim Çalışanları "Bakanlık Evimiz Üvey Evlat DEĞİLİZ" sloganıyla ayrımcılığa, baskıya, siyasal sendikalara, yıldırmalara ve açlığa son vermek için TÜM EĞİTİM ÇALIŞANLARI SENDİKASINI kurarak AYAĞA KALKTI ve BENDE VARIM ! dedi.

            Yıllardır eğitim çalışanlarının rahatsızlığın farkında olan ama kılını kıpırdatmayan sendikalar bile eğitim çalışanlarının bu kadar hızlı bir örgütlenme ve teşkilatlanma sağlayabileceğini öngürmemişlerdi. Varoluş Fitilinin ateşi Ordu ilinde yakıldığını duyduklarında alaycı gülümsemelerle 1000 (bin) üye bile toplayamazlar ilk genel kurulu yapamadan dağılırlar demişlerdi.

            Sendikanın kurulması için verdiğimiz mücadele, emek, alın teri ve sendikayı kurmayalım diye yapılan baskı, hakaret ve aşağılamalara rağmen sendikanın kurulumunu ve eğitim çalışanlarının varoluş ayaklanmasının ilk adımını vakurlu duruşumuzla gerçekleştirdik.

            1000 (bin) üye yapamazlar, ilk genel kurulu yapamadan dağılırlar diye çığırtkanlık yapanlara inat bizler bugün 6500 (altıbinbeşyüz) canlar, gardaşlar olarak sahadayız ve ilk genel kurulumuzu hatta üzerine bir tanede olağanüstü genel kurul yaptık. Hemen hemen tüm il teşkilatlarımızı başta genel başkan olarak ben ve yönetim kurulu üyelerimi götürerek amaç-ilke ve hedeflerimizi birinci ağızdan anlattık. Eğitim çalışanları için yapılan seminerlere giderek sendikamızı tanıtmaya çalıştık.

* Eğitim çalışanlarının ilgilenilmeyen tüm sorunları hakkında, yönetmelik, yönerge değişikliği, çözüm önerileri, görevde yükselme sınavları (kariyer imkanı) ve uygulama eksikliklerini en üst seviyede resmi yazılarımızla anlattık.

* Ek-Ders ve Eğitim Öğretim Ödeneği, Fazla Mesai Ücretlerinin Tüm Eğitim Çalışanlarına ödenmesi konusunda ve Mali sorunlarımızın çözümü noktasında bakanlık görüşmeleri, dilekçe eylemleri, bakanlık önü ankara eylemi ve son olarak il milli eğitim müdürlükleri önünde kitlesel eylemler yaptık.

* Saymanlık sınavı ve teknik kadro sınavlarının açılması için bakanlık görüşmelerimizi tamamlayıp nihayi sonuca eriştik.

* Eğitim çalışanlarının atama ve yer değiştirmelerinin uluslar arası norm ve standartlara göre yapılması ve görev tanımlarının netleştirilmesine alt zemin oluşturulması için NORM KADRO Esaslarını çıkarttık.

* Eğitim çalışanlarının lojman haklarından yararlanması için çalışmaları başlattık.

* Şeflik sınavının adaletli yapılmadığını için eğitim çalışanları kardeşlerimizle birlikte 100'e yakın dava açtırarak şeflik atamalarının ikinci kısmını iptal ettirdik.

* Teknik kadro sınavlarında üst öğrenimi biteren adayların sınava alınması için yaptığımız mücadele başarıyla sonuçlandı. Teknik kadro sınavına girecek adaylar için sınav soru bankası oluşturduk.Sınava giden ve yolluk verilmeyen veya verilmeyeceği söylenen bir çok eğitim çalışanlarının yolluk almasının önünü açtık.

* ÖSYM tercih klavuz ücretlerini Hizmetli kardeşlerimize verilmemesine tepkimizi gösterip, başarıya ulaştık.

* Geçici görevlendirmelerinde usulsüzlükleri danıştay kararlarıyla destekleyerek 81 il valiliğine bildirdik.

* Promosyon ücretlerinin eğitim çalışanlarına ödenmesi için başlattığımız mücadeleyi kazandık.

* DPY ve Bursluluk sınavlarında öğretmenlere tanınan %25 lik kontenjan için mücadelemizi başlattık ve mahkeme süreci başlatılarak çözüme kavuşturulacaktır.

* Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatlarında var olan boş kadroların ilan edilmesi için başlattığımız mücadele ve tepkiler sonucunda boş kadroların ilanını sağladık.

* Yetkili sendikalarla hükümet arasında yapılan görüşmeler neticesinde kamu çalışanlarına verilen %2+%2 lik zammın kabul edilemez olduğunu bildirdik ve tepkimizi ortaya koyduk.

* Ek-ders ve Eğitim Öğretim Ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına verilmesi için bakanlık düzeyinde çalışmalarımızı başlattık, resmi taleplerimizi bildirdik ve taleplerimizi bildirmeye devam edeceğiz.

* Giyim yardımını protesto etmek için il başkanlarımızla birlikte alanlara inip, eylem yaptık. Giyim yardımının nakdi ve günün koşullarına göre verilmesi için mücadelemize devam ediyoruz.

* Kastamonuda evi yanan iki eğitim çalışanları kardeşlerimiz için genel merkez olarak toplam 1000 YTL (binytl) yardımda bulunduk ve yardım kampanyası başlattık.

* Resmi Bayramlarda eğitim çalışanlarına maaş avansı yerine BAYRAM İKRAMİYESİ verilmesi için talepde bulunduk.

* Seçimlerde görev yapan hizmetli kadeşlerimize yıllardır verilmeyen seçim ücretlerinin ödenmesi için mücadele ettik ve başardık.

*  Maddi durumu iyi olmayan eğitim çalışanlarının kredi çekerek durumlarının iyileşmesini sağlamak için ziraat bankasından kefilsiz kredi çekilmesini sağladık.

* Sivil toplum örgütü olarak, sosyal projelere destek vererek, KARDEŞİNİ SEÇ kampanyasına desteğimizi vererek üyelerimizi kanalize ettik.

* Eğitim çalışanı kardeşlerimizin bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve sorunlarımızın masaya yatırılması için İl Başkanlarımızla birlikte 3 gün 2 gece başkanlar kurulu toplantısı yaptık.

* 2008 yılında hizmetlilikten-memurluğa, memurluktan-VHKİ-Bil.İşl.-Şefliğe, Şeflikten Şube Müdürlüğüne geçiş imkanı sağlamak (kariyer) için Milli Eğitim Bakanlığına talepte bulunduk ve Türkiye genelinde kitlesel dilekçe eylemleri başlattık.

Biz bunları sendikamızın genel merkezi ORDU'dayken biz olgusuyla hareket ederek, sendikamızı kurarken ortaya koyduğumuz gündem maddelerimize sadık kalarak yaptık. Şimdi Sendikamız ANKARA'ya taşınıyor. Ankarada olduğumuzda neler yapacağımızı ve nasıl bir mücadele yapacağımızı tahmin etmek zor olmasa gerek.

Yetki belirleme dönemine girdiğimiz şu günlerde, sendikaların yetki alma savaşında en zayıf halka olarak gördükleri (şef, memur, hizmetli, kaloriferci, bekçi, aşçı, şoför, teknisyen, tekniker, mimar ve mühendis) kadrolarımıza, kardeşlerimize ve sendikamız üyelerine saldırmaya başlamışlardır. Çünkü onların gözünde en aciz kesim eğitim çalışanlarıdır. Kolay üye yapılabilen dolgu malzemesidir. Eğitim çalışanının odalarına gitmeye gerek bile yoktur. Amirleriyle konuşmaları üye yapmaya yeterlidir.

Eğerki amir baskısına boyun eğmeyip kendi eviniz olan Teç-Sen'den istifa etmediğiniz takdirde, başta genel başkan olarak şahsım ve yönetim kurulu üyelerimiz hakkında, iftira ve karalamalarla süslenmiş yazıları doğruymuş gibi ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Bizler örf ve adetlerimize, geleneklerimize bağlı kişileriz. Bizim önem verdiğimiz bu değerlerimize saldırarak rant elde etmeye çalışıyorlar. İnanıp inanmamak, avlanıp avlanmamak tabiki siz kardeşlerimizin elindedir.

Diğer taraftan kadrolarımıza ihanet eden şer odakları ile bazı mihrakların başlattıkları iftira ve karalama kampanyalarından bahsetmek istiyorum.

Daha dün Teç-Sen yönetiminde olanlar bugün istifa ve karalama kampanyalarını bire bir inzibat öğretmen sendikalarıyla birlikte istifa çığırtkanlığı yapıyorlar. Seçimi kaybedenler Delikanlılıkları da bir çırpıda kaybettiler. Seçim bittimesine rağmen hırsları, zehirleri bitmedi. Kadrolarına ihanet eden bu mahlukatların şer odaklarıyla yaptıkları işbirlikleri şahsi menfaatlerini korumak yada daha önce aldıkları menfaatlerin gereğini yerine getirmek içindir.

Tutturmuşlar bir borç yalanı, uzattıkça uzatıyorlar... ne sendikanın mali bütçesinden haberdarlar, ne de bir bilgi sahibiler. Sendikanın gelir gider kalemlerini, bakkal dükkanının karalama defteri sanıyorlar. sendikanın borcu yalanını ve borcun üyelere kalacağı yönündeki söylemler gerçeği yansıtmayan yalan beyan olması sebebiyle Türk ceza kanununa göre "Cebir ve Tehdit" bölümünde düzenlenmiştir. Neden "cebir ve tehdit" çünkü üyelerimizin çoğu konu ile ilgili bilgi sahibi değildir. Manşetlerden verilen bu yazılar üyelerimizi ciddi bir şekilde (tehdit) korkutmaktadır. Kendisine borç kalacağını düşünen üyelerimiz, istifa yolunu seçmektedir. Oysaki ne söylendiği gibi bir borcumuz, ne de üyelerin sırtına kalacak bir borcumuz yoktur. Tamamen düzmece bir bilginin bu mahlukatların kalemlerinden çıktığı, sendikamız içinde manipülasyan yapılarak rant elde etme peşinde olan gurühün çığırtkanlıklarıdır.

Teç-Sen yönetim kurulu üyelerinin manevi değerlerine yapılan saldırılara da dikkatinizi çekmek istiyorum. Seçimi kaybettikten sonra delikanlılığını kaybeden bu mahlukatlar, sendikamızın alevi ve solcu üyelerine KARAKTERSİZ diyerek hem kendini, hem yanında sürüklediği eğitim çalışanlarına acizliğini göstermiştir. Şahsiyet sahibi insanların, şeref, dini inanç ve haysiyetlerine en kaba tabirle belden aşağı vurulmuştur ki Türk ceza kanununun ilgili maddelerinde ağırlaştırılmış suç olarak kabul edilmiştir.

Seçimi kaybettikten sonra delikanlılığını kaybedenlerin hiç bırakmadıkları diğer konu ise İSTİFA YALANI'dır. Sendikamızın üyelerini baskı altına almaya çalışan, sendika üyelerimize "sendika küçülüyor, binlerce istifa var!" diyen bu mahlukatların gerçekle hiçbir bağlantısı olmayan bu fiileri de Türk ceza kanununun "cebir ve Tehdit" bölümünde düzenlenen hükümlere aykırıdır ki, üyelerimizin gözünde sendikamızın güven duygusunu yitirmesine sebebiyet vermek için yapılan bilinçli hareketlerdir.

Öğretmen sendikalarının yetki belirleme dönemine girdiğimiz şu günlerde, seçimi kaybettikten sonra delikanlılığını kaybeden bu mahlukatların yazdığı yazıları bir nişan abidesi gibi üye avında kullanmasının da altında yatan gerçekler ciddi ve geniş kapsamlı bir dava konusu teşekkül etmektedir.

            Yukarıda kısaca anlattığım konular, Teç-Sen Yönetiminin seçim kararı aldıktan 4 GÜN SONRA İSTİFA EDEN ve "Gerekirse Şeytanla İşbirliği Yaparım!" diyen, seçimi kabettikten sonra delikanlılığını kaybeden mahlukatların işbirlikçe öğretmen sendikalarıyla birlikte başlattığı "Teç-Sen'i Yıkma Projesi"nin bir ayağıdır. Bu gurühün içinde olan ve kadrolarımıza ihanet eden şer odaklarına sözümüz ;

ÇOK SÖZ ÇİRKEFLEŞTİRİR İNSANI 
SUSKUNLUĞUM ASALETİMDENDİR, 
HER SÖZE VERİLECEK CEVABIM VAR. 
LAKİN BİR LAFA BAKARIM LAF MI DİYE? 
BİR DE SÖYLEYENE BAKARIM ADAM MI DİYE?
 
Hz. MEVLANA

 

Ne şahsım, ne yönetim kurulu üyelerimiz; seçimi kaybettikten sonra delikanlılıklarını kaybeden mahlukatların yazıp çizdiği gibi, sendikaya zarar verecek, itibarını düşürecek herhangibir eylemin içinde asla olmadık. olamayız... Çünkü Teç-Sen'in doğum sancılarını bizler yaşadık. Hiçbir anne baba çocuğuna zarar verecek hareketin içinde olamaz, bizlerde olmadık. Ama hiçbir anne baba çocuğuna zarar verecek olanlara da kayıtsız kalamaz. Bizlerde  kayıtsız kalmadık, kalmıyoruz...

            Şimdi DAVA ve HUKUK zamanı... Türk Ceza Kanununun 125.126.127 ve 118/2 maddeleri gereğince tutuklanmaları talebinde bulunuyor, maddi ve manevi tazminat davasını açıyoruz...

Haydi caka satan sözlerinize ve sokak ağzı kabadayı uslüplerinize devam edin...

SÖZ BİTMİŞTİR, ADALETİN SÖZÜ BAŞLAMIŞTIR.

Ümit DEMİREL

Genel Başkan

SAVCILIK DAVA İLE İLGİLİ VAKİT KAYBETMEDEN HAZIRLIK SORUŞTURMASI BAŞLATMIŞTIR. DAVA DİLEKÇEMİZ İÇİN TIKLAYIN

DİĞER MAKALELER

+