Sizde Sarsılacak Güven Kaldı mı?

Suç ve Ceza Hukukun temel dinamitlerini oluşturan bilimsel bir yapıdır. Cezanın varlığı suç işleme güdüsünü önlediği gibi suçun karşılığında verilen cezanın suçla doğru orantılı olması da hukukun emniyet kemeridir.

Suç ve cezayı irdelerken ve hayal ederken nedense hep suç kavramını bireysel yapılan ve bireysel zarar veren "Adam Öldürme", "Gasp", "Hırsızlık" ve "Dolandırıcılık"  gibi anlamlarla algılamaktayız. Oysaki bu suçların zararı genel olarak tek bir bireyi veya bireyin ailesini etkiler. Ama öyle suçlar vardır ki, bir zümreye, bir topluma telafisi imkânsız zararlar verebilir. Bu suçların işleniş biçiminde baktığımızda genellikle devletin verdiği apoletler kullanılmaktadır.

Biraz daha açmak gerekirse; bahsettiğimiz suçlar ceza hukukuna giren suçlar değildir. İdare hukukunun genel işleyişi içinde idarenin tesis ettiği iş ve işlemlerden zarar gören kamu görevlisinin ve görevlilerinin bu zararlarını teminindeki zorluklardan bahsediyorum. Burada asıl olan yetkinin bilerek veya bilmeyerek kötüye kullanıldığı durumlarda idareye karşı açılan davalar ya işlemin iptali veya yürütmenin durdurulması şeklindedir. Genel Düzenleyici bir işlem yapılarak tesis edilen işlemlerde aynı durum söz konusudur. Suçu işleyen idarenin ve idare olarak anılan idarecilerin işledikleri suçlar bakımından verdikleri zararla orantılı bir ceza sistemi oluşturulmamıştır. Gerçi idarecilerin neyi idare ettikleri de ayrı bir tartışma konusudur.

Örneğin;  Haksız yere görev yeri değiştirilen, aile bütünlüğü bozulan bir memurun açabileceği dava şekli işlemin iptaline ilişkindir. Davayı kazanması durumunda idareye "maddi ve manevi tazminat" davası açabilir ancak böyle bir davayı açan bir kamu görevlisine daha rastlayamadım. Hadi açtı diyelim bu davanın tazminatla sonuçlanması veya talep edilen tazminat miktarının onanması neredeyse mucizedir. Çünkü maddi zararın ispatını kayıplarınızı belgelemekle mümkünken, manevi zararın ispatını hukuken yapmak imkânsıza yakındır.

İdare ve idareciler işledikleri suçtan dolayı genellikle ceza almazlar. Neredeyse kanunlarla örülmüş zırhları vardır üzerlerinde. Çünkü devleti temsil ederler... Siz hiç haksız yere birini sürdüğü için sürülen bir kaymakam, vali veya kurum müdürü gördünüz mü? Peki, yayımladığı yönetmelikle binlerce kamu görevlisinin mağdur olmasına sebep olan Bakanın veya bakanlık bürokratlarının istifa ettiğini/ettirildiğini gördünüz mü? ben hali hazırda görmedim. (gerçi suçunu ve hatasını kabul edende görmedimya...)

Önümüzde akıbeti neyle sonuçlanacağı belli olmayan bir şeflik sınavı var. Bu sınav milli eğitim bakanlığınca öyle laçka hale getirildi ki, ciddiyetsizlik ve keyfiyetçilik aldı başını gidiyor.  2008 yılının Ekim ayının son haftasında başvuruları alacağını duyuran milli eğitim bakanlığı tam 56 ELLİALTI gün hiçbir açıklama yapmadan başvuruları almadı. Meğer devlet sırrı gibi saklanan, kimsenin bilgi vermek istemediği konu yönetmelik değişikliğiymiş. Ne büyük bir başarı sağladı milli eğitim bakanlığı. Kimseye duyurmadan bir anda alelacele Yönetmeliği değiştirdi. Özellikle hiçbir sendikanın görüşünü almadan ve danışmadan kendi hukukçularıyla kendi kendine sessizce halletti yönetmeliği... Sendikalara bilgi verseniz danışsanız, önerileri alsaydınız ne kaybederdiniz...

Lafın özü şudur. Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarımı dersiniz, hukukçularımı dersiniz, ne derseniz deyin, şimdi nerden ısmarlama geldiği belli olmayan bu yönetmelikle sınav yapacaksınız. Eğitim çalışanlarının yıllardır beklediği kariyer imkânını güya sağladınız. Yarın sınavı kazanıp ataması yapılan eğitim çalışanları kardeşlerimizin elinden sırf sizin inadınız yüzünden şeflik kadroları yargı kararıyla alınırsa SUÇ SİZİN CEZA EĞİTİM ÇALIŞANLARININ olmayacak mı? (Canımı sıkan yerde burası zaten siz rahat rahat koltuklarınızda pir-i pak şekilde otururken, eğitim çalışanları sizin işlediğiniz suçtan dolayı bedel ödemek, ceza çekmek zorunda kalacak...)

2006 yılında yapılan şeflik sınavı sonucunda yargı kararıyla iptal edilen atamaları yine aynı bakanlık bürokratları ve kadroları yapmıştı. 571 kardeşimizin atamalarının iptaliyle sonuçlanan şeflik sınavında kimler suçluydu hatırlıyor musunuz? Kimler bedel ödedi, kimler cezalandırıldı. O günde söyledik yanlış yapıyorsunuz, şimdide söylüyoruz yanlış yapıyorsunuz.

Süreci iyi okumak, söylenenleri iyi anlamak algılamak çok önemlidir. Yanlışı görüp yanlışta ısrar etmek Milli Eğitim Bakanlığına olan güveni sarsacaktır. Gerçi sarsılacak bir güveniniz kaldı mı bilmiyorum? Onun cevabını da en iyi siz bilirsiniz.

 

Ümit DEMİREL

Genel Başkan

DİĞER MAKALELER

+