Sendikamızca düzenlenen "Artık Yeter! Üvey Evlat Değiliz! Bizde Varız!" sloganıyla Ankara'da biraraya gelen eğitim çalışanları Kendi Hakları için Bakanlığa Yürüdü.
Türkiyenin dört bir yanından Ankara'ya gelen eğitim çalışanları Ankara Yüksel Caddesinde toplanarak "Vefat eden Eğitim Çalışanının Gıyabında Cenaze Namazını Kıldı." Bakanlığa Yürüyüşe geçen eğitim çalışanları "Milli Eğitim Bakanına Yazılan Eğitim Çalışanı Marşını" söyleyerek Sloganlar eşliğinde Bakanlık önünde toplandı.
Bakanlık önünde toplanan yüzlerce eğitim çalışanları uzun süre slogan atarak Milli Eğitim Bakanlığının eğitim çalışanlarına uyguladığı mali ve özlük hak gasplarını protesto etti. Teç-Sen Genel Başkanı Ümit DEMİREL'in yaptığı basın açıklaması sık sık sloganlarla kesildi.
Renkli görüntülerin yaşandığı eğitim çalışanı eyleminde Milli Eğitim Bakanından "Şef eğitim çalışanlarına denge tazminatının ödenmesi, haftalık ek-ders saatlerinin 25 saate çıkarılması, 4C kadrosunun kaldırılarak 4C çalışanlarının 4A veya 4B kadrolarına geçirilmesi, Eğitim Çalışanlarının Tümüne Ek-ders ve Eğitim Öğretime Hazırlık Ödeneğinin ödenmesi ve Fazla Mesai Ücretlerimizin Ödenmesi" talep edildi.
BASIN AÇIKLAMASI
Değerli Eğitim Çalışanları ve basın mensupları;
Bugün burada, eğitim hizmetleri iş kolunda, genel idari hizmetler, yardımcı hizmetler ve teknik hizmetler sınıfında görev yapan eğitim çalışanları olarak; bakanlıklar arasındaki ücret farklılığını, kurum içi ücret adaletsizliğini, kurumiçinde maruz kaldığımız üvey evlat muamelesini ve 4-C olarak bilinen kadrosuz ve güvencesiz çalıştırılmayı protesto etmek için biraraya gelmiş bulunmaktayız.
Milli Eğitim Bakanlığında, Yüksek öğretim Kurumunda ve Kredi Yurtlarda görev yapan şef, memur, hizmetli, şoför, kaloriferci, bekçi, sayman, aşçı, teknisyen, tekniker, mimar ve mühendis kadrolarının sorunlarını haykırmak için Türkiyenin dört bir yanından huzurlu ortamını bırakıp, "birileri mücadele eder nasıl olsa banada düşer" zihniyetinde olanlara inat Teç-Sen Genel Merkezince düzenlenen "Artık Yeter! Üvey Evlat Değiliz. Bizde varız" eylemine katılan vefakar, cefakar eğitim çalışanları hepiniz hoşgeldiniz.
Bilindiği üzere, Bakanlıkça 2009 yılında 2 defa görevde yükselme sınavı yapılmış yaklaşık 5000 eğitim çalışanı kariyer ve liyakata dayalı olarak Şef kadrosuna geçmiştir. Görevde yükselen eğitim çalışanlarının ücretlerinde artış olması gerekirken ne hikmetse ücretler düşüşe geçmiştir. Görevde yükselmeden önce çalıştığı kadroda 1100 tl ücret alan eğitim çalışanı görevde yükselmesiyle birlikte ücreti 850 tl'ye düşmüştür. Milli eğitim bakanlığı görevde yükselen eğitim çalışanlarının dengesini bozmuştur.
Denge tazminatı adıyla ödenen ücretin kanun gereği ek ücret alanlara ödenmemesi gerekirken bugün bu ücreti almayan kadro neredeyse kalmamıştır. Tüm kadrolara neredeyse ödenen denge tazminatı Şef kadrolarına kanun adres gösterilerek ödenmemesi çifte standart, ayrımcılık değilde nedir?
Milli Eğitim Bakanlığı 631 Sayılı KHK ile daire başkanı ve üzerinde görev yapanlara, 375 sayılı KHK ile şef unvanından daha alt kadrolarda görev yapanlara iyileştirme yapmış ve 23 Ocak 2009 tarihinde ise yönetim kademesinin haftalık 15 saat ek ders ücretini 25 saate çıkarmıştır. Bu düzenlemelerin hepsinde Şef kadroları kapsam dışı bırakılmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığına sormak istiyoruz. Şef kadrosu yönetim sınıfında yer alıyorsa ücret ve ek-ders artışından neden yararlandırılmamıştır. Eğer bizim bilmediğimiz bir şekilde şef kadrolarını yönetici olarak görmüyorsanız, kendi öz personelinizi ne olarak görüyorsunuz onu açıklayın !
Sayın Bakanım; Özelleştirme mağduru 4-C eğitim çalışanlarının aldığı ücretle kirasını dahi ödeyememektedir. Aynı kurumda aynı işi yapan 4-C statüsünde çalışanların ücret ve özlük hakları gasp edilmiştir. Kadrosuz ve güvencesiz çalıştırılmaktadır. Gelecekle ilgili kaygı ve şüphe içinde heran işten çıkarılacağım korkusuyla yaşamaktadır.
Hiçbir güvencesi olmayan, görev tanımları, sicil ve disiplin hukuku olmayan, eş durumu ve özüne dayalı yer değiştirmesi olmayan, görevde yükselme imkanı verilmeyen ve sözleşmesi imzalanmadığı takdirde iş akdi sona eren istihdam şeklinin ne iş hukukunda, nede sosyal devlet ilkesinde yeri yoktur.
Sayın Bakanım; daha önce 4-C statüsünde istihdam edilen öğretmenlerimiz yapılan bir düzenlemeyle 4-A ve 4-B ye geçerek kadrosuz ve güvencesiz çalışma şartları sona ermiştir. Milli Eğitim Bakanlığında 10 binin üzerindeki 4-C statüsünde çalışan vardır. Öğretmenlerde yapıldığı gibi tüm 4-c çalışanlarının 4-A veya 4-B kadrosuna geçirilerek, güvencesiz çalışma hayatları sona erdirilmelidir.
Sayın Bakanım; Milli eğitim bakanlığının bugün 40 bin civarında yardımcı hizmetler sınıfı, 25 bin civarında genel idare hizmetler sınıfı ve 10 bin civarında teknik hizmetler sınıfı olmak üzere toplam 75 bin eğitim çalışanı açığı vardır. Okullarımızda Memur, Hizmetli, Kaloriferci, Bekçi, teknisyen kadroları kalmamıştır. Tek hizmetliye veya kaloriferciye okulun tüm işleri yöneticiler tarafından yaptırılmaktadır. Aşırı işyükü karşısında okul ve kurumlarda 10-12 saat arasında fazla çalışma yapılmaktadır.
Günlük 4 saati bulan fazla mesailer karşılığında hiçbir ücret ödenmemektedir. Diğer bakanlıklarda yapılan fazla çalışmalar ücret karşılığında yapılırken, Milli Eğitim Bakanlığının kendi öz personellerine bu ücreti çok görmesi kabul edilemez bir durumdur.
Bizler yaptığımız işin karşılığı, insan haklarının gereği ve iş hukuku ne emrediyorsa onu istiyoruz. Hakkımız olmayan hiçbir ücreti istemedik istemiyoruz istemeyeceğiz.
Sayın Bakanım; Her kurum kendi personelleri için farklı bir ücret uygulaması yapmaktadır. Bu ücretlerin dağılımını kadrosal anlamda hiçbir fark gözetmeksizin tüm çalışanlarına aynı oranda uygulamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı da kendi personellerine diğer bakanlıklardan farklı olarak Ek-Ders ve Eğitim Öğretime Hazırlık Ödeneği adı altında ek-ücret vermektedir. Diğer bakanlıklar kendi personellerine ücreti eşit oranda verirken, Milli Eğitim Bakanlığının ücret dağılımında eğitim çalışanları nedense hep kapsam dışı bırakılmıştır.
Okulların ve Kurumların eğitim öğretime hazırlanması, eğitimin kalitesinin artması için tüm kadrolarımızla bir bütün içinde çalışan eğitim çalışanlarının sanki hiçbir emeği ve alın teri yokmuş gibi görülerek kurum içindeki ücretlerden mahrum bırakılması acaba özde değilde sözde bir bütünlük anlayışının yansımasımıdır?
Sayın Bakanım; Okullarımızda sınıflar pırıl pırıl tertemizse, sıralarımız ve kapılarımız kırık değilse, kaloriferlerimiz yanıyorsa, elektrik ve su sızıntılarımız yoksa, tüm yazışmalarımız zamanında yapılıyorsa, okullarımızın gündüz ve gece güvenliği sağlanıyorsa eğitim çalışanları görevlerinin başındadır ve hakkıyla layıkıyla görevlerini yerine getiriyor demektir.
Sayın Bakanım: Eğitim çalışanları olarak, Şef eğitim çalışanlarına denge tazminatının ödenmesi, haftalık ek-ders saatlerinin 25 saate çıkarılması, 4C kadrosunun kaldırılarak 4C çalışanlarının 4A veya 4B kadrolarına geçirilmesi, Eğitim Çalışanlarının Tümüne Ek-ders ve Eğitim Öğretime Hazırlık Ödeneğinin ödenmesi ve Fazla Mesai Ücretlerimizin Ödenmesi taleplerimiz arasındadır.
Bu taleplerimiz hakkımızı olanı istemekten ibaret olup, Tüm eğitim çalışanlarının toplu mutabakat talebidir.
25 MART 2010
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ