“KALK BORUSU HEPİMİZ İÇİN ÇALIYOR!”
Sene 2005…
Milli Eğitim Müdürlüğünde odalarımızda çalışma arkadaşlarımızla “Eğitim Çalışanlarının Sorunları” konuşuyorduk. Sendikaların bizim için var olduklarını ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözülmesi için sendikaların harekete geçirilmesi gerektiğini görüşüp toplantılar yapıp eğitim sendikalarının tümüne mektup yazdık!
SONUÇ: SIFIR! Cevap verme tenezzülünde bile bulunmadılar. KALK BORUSU İLK O GÜN ÇALDI.
Birbirleriyle kavgalı görünen bu ideolojik siyasi sendikal yapıların aslında sorunla beslenen, sorunları çözmek yerine göstermelik eylemler yapan, iktidar erkleriyle sıkı fıkı ilişkileri olan yapılar olduğunu gördüğümüzde TEÇ-SEN’i kurduk.
Öğretmenler aşırı siyasallaştığı için sorunun ana kaynağını görmedi ve uyanmaları o dönem için mümkün değildi ve bizler eğitim çalışanları olarak yola revan olduk. Siyasetten bağımsız sendikacılık yapmak çok zordu… yıllardır oluşturulan hafıza ile bağımsız sendikacılık yapılacağını bile hayal etmemiş/ettirilmemiş eğitim çalışanları inanmıyordu.
Biz yolumuzdan dönmedik ve siyasete hayır diyen sendikacılığın nasıl yapılması gerektiğini çok iyi tecrübe ettik. Bu yolda siyasetten bağımsız sendikacılığın nasıl yapılacağını da öğrettik.
15 yılın verdiği tecrübe ve siyasi sendikacılarının taktik ve tekniğini öğrendikçe daha da güçlendik. Kandırıyorlardı… Yalan konuşuyorlardı… üç kuruşa satıyorlardı… utanmıyorlardı… kendi çıkarlarına uygun gördükleri her haksız ve hukuksuz uygulamaları onaylamaktan geri kalmıyorlardı…
Yöneticilerin de sendikaya üye olmasının yolunu açtıktan sonra baskı ve mobbing çalışma hayatımıza girdi. Yöneticiler yönetim görevlerini unuttu ve kendi sendikasına üye olmayan eğitim çalışanlarının üstüne gitmeye, baskı kurmaya ve iş yükü ve soruşturmalarla tehdit edilmeye ve isteği dışında sendikalara üye yapıldılar veya sürüldüler.
Görevi teftiş ve soruşturma olanların da yöneticileri korumak adına yaptıkları soruşturma ve kovuşturmalardan olumsuz sonuç çıkmadığını gören yöneticiler daha da pervasızlaştı ve denklem tamamlandı.
“İktidar-Sendika-Yönetim” denklemi ile sendikalar işverenlerin eline geçti ve kurulan tüm masalarda işveren ne diyorsa o oldu. Aksi bugüne kadar hiç olmadı. 12 yıldır kaybeden kamu çalışanı oldu.
Toplu sözleşmeler ile iyice fakirleştirilen kamu çalışanının daha da fakirleşmesinin ve yoksun hale gelmesinin fitili ateşlendi. Yalandan eylem, yalandan söylem, yalandan masadan kalkmalar, yalandan refahtan payı almalar, yalandan görüşmeler, yalandan çıkışmalar…
Sonuç olarak yetkili sendika ve kankası toplu sözleşme metnini imzaladı ve refahtan payımızı aldığımızı ilan ettiler.
Refahtan payımızı aldık! (mı?)
Devlet Memurlarına OCAK AYI İÇİN %5 ZAM YAPILMASINA KARAR VERDİLER!
%5 ZAM SİZE NEYİ İFADE EDİYOR BİLMEM AMA UYAN/KALK BORUSU HEPİMİZ İÇİN, TÜM KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN ÇALIYOR!