Bilindiği üzere; engelli bireyler gerek toplumsal ve ekonomik alanda, gerekse aile hayatında en dezavantajlı kişiler arasında yer almaktadır. OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15’i, Türkiye nüfusunun ise yaklaşık % 12’si engelli bireylerden oluştuğu öngörülmektedir.
Engelli bireylerin toplumsal yaşama tam ve etkin katılımlarının en temel koşulu eğitim ve çalışma hayatında yer almalarının sağlanmasıdır. Engellilerle ilgili yasal mevzuat ve politika çerçevesi bakımından dünya çapında ve ülkemizde bazı düzenlemeler yapılmıştır.
Engelli bireylerin haklarının korunmasını ve toplumsal hayata diğer bireylerle eşit koşullarda tam ve etkin katılımlarının gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, 01/07/2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun yürürlüğe konulmuştur.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 13 Aralık 2006 tarihli kararıyla kabul edilen Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, 5825 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve Türkiye bakımından, 28 Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Anayasanın 10. Maddesinde engelliler lehine alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı belirtilerek, engelli bireyler açısından pozitif ayrımcılık öngörülmüştür. Aynı şekilde, Anayasanın 50. Maddesi de; “Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz. Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” hükmü gereğince engelli çalışanlar, Anayasal güvence altına alınmıştır.
5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un 4/A maddesinde; “Engellilerin hak ve özgürlüklerden tam ve eşit olarak yararlanmasını sağlamaya yönelik alınacak özel tedbirler ayrımcılık olarak değerlendirilemez.” hükmü yer almaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53. Maddesinde; “Kurum ve kuruluşlar bu Kanuna göre çalıştırdıkları personele ait kadrolarda % 3 oranında engelli çalıştırmak zorundadır. % 3’ün hesaplanmasında ilgili kurum veya kuruluşun (yurtdışı teşkilat hariç) toplam dolu kadro sayısı dikkate alınır.“ denilmektedir.
Öte yandan; 4857 sayılı İş Kanununun 30. maddesine göre de, kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi … meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler.
Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı ve Engellilerin Devlet Memurluğuna Alınmaları Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinde; “…Engelli personelin istihdam edileceği birimler engellilerin engel durumları dikkate alınarak ilgili kamu kurum veya kuruluşunca belirlenir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca, 2009/12 sayılı Başbakanlık Genelgesinde; Engelli kamu çalışanlarının atama ve yer değiştirmelerinde engelleri açısından sıkıntı oluşturmayacak hizmet alanlarında ve birimlerinde görev yapmalarını sağlayacak tedbirlerin alınması talimatı verilmiştir.
Her ne kadar uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve Kanunlarda, engelli çalışanların lehine pozitif ayrımcılık içeren düzenlemeler bulunsa da; kamu işyerlerinde istihdam edilen engelli personellere yönelik, adeta negatif ayrımcılık olarak ifade edilebilecek uygulamalar görülmektedir.
Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları tarafından engelli personellerin meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde istihdam edilmelerini sağlanmamaktadır. Engelli vatandaşlarımız, hizmetli kadrosunda istihdam edilmektedir. Engelliler lehine pozitif ayrımcılık yapılması gerekmesine rağmen, engelli personellerin engellilik durumlarına aykırı şekilde HİZMETLİ kadrosunda çalıştırılması hakkaniyete uygun olmadığı gibi, engelliler lehine yapılan kanuni düzenlemelere de aykırıdır.
3713 sayılı Kanun kapsamında kamu görevine atanan ve hizmetli kadrosunda görev yapan şehit yakını ve gaziler ile 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında kamu görevine atanan personeller, öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara sınavsız olarak atanmışlardır.
1-) Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı ve Engellilerin Devlet Memurluğuna Alınmaları Hakkında Yönetmeliğin 10. ve 16. maddeleri çerçevesinde, engelli personelin istihdam edileceği kadro ve unvanlar engel durumları dikkate alınarak belirlenmelidir.
2-) Engelli personellerin kamu görevine ilk defa atanacaklarda, hizmetli kadrolarına atama yapılmaması ve engelli personellerin hizmetli kadrosunda istihdam edilmesi yasaklanmalıdır.
3-). 3713 sayılı Kanun ve 2828 saylı Kanun kapsamında atanan personellere tanınan sınavsız atanma hakkı gibi, Anayasal hak olarak engelliler lehine getirilen pozitif ayrımcılık ilkesi gereğince, bir defaya mahsus olmak üzere, hizmetli kadrosunda görev yapan engelli personele öğrenim durumları itibarıyla ihraz ettikleri unvanlara sınavsız atanmaları sağlanmalıdır.
4-) Çalışma ortamları, engelli personellerin engellilik durumlarına uygun şekilde düzenlenmeli ve engellilerin çalışmalarını kolaylaştıracak gerekli tedbirler alınmalıdır.
5-) Sosyal dışlanmışlık duygusundan kurtarılmak suretiyle, engelli personellerin üst yönetim görevlerine atanmalarını sağlamak amacıyla gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur.
TEÇ-SEN GENEL MERKEZİ