ALIŞKANLIKLARINIZI DEĞİŞTİRMEYE ALIŞINIZ...
Kışın ayazı, yazın kavurucu sıcağı, müdürün fırçası, ay sonu kredi ve kredi kartı ödeme ızdırabı, çocuklarımızın eğitim sorunu, habersizce yapılan süresi belli olmayan görevlendirmeler, görevde yükselmek için attığımız milyon taklalar, tanımı olmayan gaipten gelen binlerce görevler, tayin olmak için saldırdığımız güruhlar, sanki milli eğitim bakanlığının çalışanı değilmişiz gibi atılan bakışlar, haksız yere yapılan soruşturmalar ve sürgünler, başvurulan ama hiç çıkmayan lojmanlar, adı giyim yardımı olup giyindirmekten uzak yardımlar, sen bizdensin o bizden diyen o'cular bu'cular...
Yazın sıcağında denizin, sahilin kokusunu hissetmek isteyen ve tatil için planlar yapan büyük devlet adamlarımıza böyle önemsiz bir konuyu hatırlatıp canlarını sıktığımız için özür dileriz.
Hâlbuki ne güzel alışmışlardı eğitim çalışanlarının seslerinin çıkmamasına, yapılan tüm haksızlıklar karşısında sus pus olan eğitim çalışanlarının az sesi çıktığında azar ederek sindirmeyi ne kadar çok severlerdi. Amir olduklarını hissederler, egolarını son limitine kadar şişirirlerdi. Kolay değildir ha amir olmak, sesi çıkmayanın üstünde hâkimiyet kurmak ve sesini en üst tonajından çıkarıp karşısındakini sindirip yerle bir etmek... Zor zanaattır vesselam amir olmak.
Yazık üzüldük sayın amirlerimiz sizlerin haline, belki oturduğunuz yerde canınız sıkılmıştır diye sendika kurarak haklarımızı aramaya başladık... biz hak aramaya başlayınca sizlerde de bir canlanma hissettik. Mesela eskiden kürsüye çıktığınızda "değerli öğretmenler..." diyerek konuşmaya başlarken, şimdi istemeseniz de "değerli eğitim çalışanları..." diyorsunuz. Hani dün dama taşı gibi istediğiniz yere görevlendirdiğiniz eğitim çalışanlarını artık istemeden görevlendiremiyorsunuz ya bu durumunuzda bizleri gerçekten üzdü... herhalde en acısı, dün "şiştt", "oğlum", "kızım","hey sen", "...efendi" diyerek çağırırken bugün ne hikmetse "...bey", "...hanım" diye çağırırken yüzünüzde oluşan burukluğu da görür gibi olduk. Alışkanlıklardan vazgeçmek zordur biliyoruz. Ama ne yapalım mukadderat alışınız. Alışınız. Alışınız.
Ya size ne demeli değerli eğitim çalışanları kardeşlerim... Hedefi, ilkesi, amacı ve derdi ezilen eğitim çalışanlarının ezilmişliğini ortadan kaldırmak, olmayanı değil olanın verilmesi için mücadele etmek, hak verilmez alınır gerçeğini dile getirmek için bir sendika kurulmuş, sendikanın genel merkez yönetim kurulundan tutunda il ve ilçe başkanlıklarına kadar tüm yönetim kurullarının eğitim çalışanlarının oluşuyormuş... Hayret ne kadar da garipsediniz değil mi? Hatta "ne yapacaklar bi görelim ona göre üye oluruz" dediniz değil mi? "amaaaan bunlarda sendika ağaları üretecekler hiç işim olmaz" diyenlerinizde olmuştur mutlaka, hatta hatta işi gücü internette tavla oynamak olan ve diğer sendikalarla işbirlikçilik yapan bazı kanı bozukların attıkları şerefsizce iftiralara kanıp yanınızdaki Teç-Sen'li bir üyeyi alaya alarak "bak seninkiler barda pavyonda, kumarda yiyorlarmış sendika paralarını" dediğinizi de duyar gibi oldum.
Peki, ne geçti eline çok kıymetli kardeşim, kendi sendikana üye olmadın diye veya üyelikten çekildin diye sana madalyamı taktılar yoksa bir saray bir hırkamı verdiler, ek ders ücretini gizliden gizliye hesaplarınıza mı aktarıyorlar, eğitim öğretim ödeneğinizi çek yazarak mı ödüyorlar, bizim bildiğimiz %2'lik zam yerine sizlere %20'mi zam veriyorlar, giyim yardımı için bizlere fason mallar verilirken sizlere en kaliteli mağazalar adres gösterip, çok yıldızlı elbiseler mi veriliyor?
Teç-Sen olarak vaatte bulunmuyoruz, bize şans verinde demiyoruz. Yine söylüyoruz. Bırakın deneyelim. Teç-Sen kurulurken hak ve kazanım noktasında 0 (sıfır)dık. Bırakın deneyelim hak ve kazanımlarımızı 1 (bir) yaparsak ne mutlu bize... Biz inatla çalışmaya, mücadele devam etmeye kararlıyız...Destekleyen ve desteklemeyen tüm eğitim çalışanları kardeşlerimize şükranlarımızı sunarız.
Ümit DEMİREL
Genel Başkan